Cinovasyon Derneği TÜBİTAK Bilim Şenliğinde

14-15-16 Ekim 2021 tarihlerinde Piazza AVM’de gerçekleştirilen “İlkadımdan Bilime Yolculuk” 4007 Tübitak Bilim Şenliğine Cinovasyon Derneği olarak katıldık. Şenlikte, her yaş gurubuna hitap eden 37 farklı atölye, 347 etkinlik gerçekleştirildi. Dernek olarak biz de “Karadelik Sergisi (Uzayın Eğriliği Seti)” ile katılım sağladık.

İlk ve orta öğretimdeki öğrencilerimiz, Dünyamız ve Uzay konusunu içeren öğretim programı ile uyumlu olarak geliştirilmiş sergide 3 farklı tip karadeliği gözlemleme imkanı buldular.

Derneğimiz katkıları ile geliştirilen ve birçok kavramı gösteren Karadelik Sergisinde, öğrenci ve yetişkinlerin aşağıdaki sorulara deneyimleyerek (hands-on) yanıtlar bulmaya çalıştılar.

1) Karadelik ve Uzayın eğriliği kavramı
2) Uzayın neden eğri olduğu
3) Yörünge kavramı
4) Gezegenlerin yörünge hareketleri
5) Gezegenlerin yörünge hızlarının neden farklı olduğu?
6) Kütleleri eşit, fakat büyüklükleri farklı olan cisimlerden hangisi uzayı daha çok eğer?
7) Yuvarlanan bilyenin kütlesi veya hızı arttıkça izlediği yol nasıl değişmektedir?
8) Bilyenin, eğrilik çukurundan kurtulup kurtulamayacağı nelere bağlıdır?
9) Bilye aynı hızla atıldığında, yolundan sapma miktarı küçük eğrilik çukurunda mı büyük eğrilik çukurunda mı daha fazladır?
10) Işığın bile kurtulamayacağı eğrilik çukuru olabilir mi?

Etkinliğin gerçekleşmesinde emeği geçen herkese Cinovasyon Derneği olarak teşekkür ederiz.

Gerçek Bir Girişimci Hikayesi

Şimdi geri dönüp baktığımda iyi ki yapmışsın be Naci diyorum.

Bazıları için gelinen nokta tesadüf olabilir ama bu pek çok insan gibi benim için de tesadüfi değildir. 2000 yılında başladığım üniversite hayatımın birinci sınıfında mesleğimin geleceğini sorgulamaya başlamıştım. Onlarca ağır teorik derslerin, onlarca teoremlerin ispatının gerçek hayatta bir karşılığı olmalıydı.  Mezun olunca bankacı, o zamanki adıyla Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) çatısı altında çalışma ya da anketörlük yapma gibi bir ufuk çizgisinin benim için yeterli olmadığını anladığım yıllardı.

Birinci sınıfın yazıydı. Memleketime gitmiş, ailemle hasret gidermiş ve köy meydanında akrabamızın büyüğü Ahmet amca ile konuşurken sarsıldığım o günü unutmam mümkün değil. Bizim oraların ağzıyla “Naci, Samsun’a ne ediysun?” diye sormuştu bana. “Okuyrum ne edeyim Ahmet amca” dedikten sonra “Ne okuysun ula?” dedi. “İstatistik okuyrum Ahmet amca” cevabından sonraki “Ne iş yapar ula olar?” sorusundan sonra verecek cevap bulamamıştım. 1 yıl boyunca bilmem kaç kredilik dersler al, onlarca teoremleri ispatla ama Ahmet amcaya ne iş yaptığını anlatama. Hatta o derece başarılı ol ki bu konuda, annen seni yıllarca “benim oğlum matematik öğretmeni olacak” diye lanse etsin.

İkinci sınıfın başlarında mesleğimin geleceğini sorgulama duygusu daha da alevlendi. Benim sadece üniversitede olmamam lazım, ben aynı zamanda şehirde, sanayide, bir ekmek fırınında, özel bir hastanede ya da bir tüpçünün yanında olmam lazım diye söylendim durdum. İlk işim bir kartvizit bastırmak oldu. İstatistikçi Naci MURAT diye yazdırdım ve üniversiteyi kazandığım için teyzem ile eniştemin bana hediye ettiği Nokia 3310 telefonumda yer alan SIM kartın numarasını da kartvizitime yazdım. Samsun’da öncelikle Mecidiye ’de dolaşmaya başladım. Esnafların dükkânına giriyor, istatistikçiyim eğer yardıma ihtiyacınız olursa beni arayın lütfen diye kartvizit bırakıyordum. “Ne iş yaparsın?” dediklerinde de Excel’den çok iyi anlarım cevabını veriyordum. Ne kadar kötü bir durum değil mi? Hala ne iş yaptığını bilmemek. Hiç unutmam bir tüpçü ile tanıştım ve biraz samimiyetimiz oluşmaya başladı. Sürekli olarak her akşam kaç dolu kaç boş tüp olduğunu sayması ve bu rakamları deftere yazarak günlük hasılatını hesaplaması gerekiyordu. “Abi bu iş çok uzun ben sana program yapayım mı?” dediğim de çok sevinmişti. Saniyeler içerisinde günlük kasanı yaparsın dedim ve ilk işimi almış oldum. O zamanın parasıyla bir özel yurt aylık taksitinin yaklaşık 5 katı kadar bir para ile Microsoft Excel’de oluşturduğum 32 sayfalık Ocak Muhasebe isimli çalışmayı kendisine teslim ettim. Her bir güne ait satışları ilgili sayfaya yazdığında hücrelerin içerisinde yazdığım 4 işlem formülleri ile gün sonu boş dolu hesabını yaptırıyor ve satılan tüp adeti ile birim fiyatı da çarptırıyordum J Şubat ayı geldiğinde “şimdi ne yapacağız?” diye beni Nokia 3310 cep telefonumdan aradı. Abi sana şubat modülünü yapmamız lazım dedim ve ocak ayından birkaç sayfa silerek “Şubat Muhasebe” ismiyle kaydettiğim Excel dosyasını tekrardan kendisine sattım.  Nisan ayında Nokia 3310 cep telefonum çalmaz oldu. Bu sefer ben kendisini aradım ve “abi bu ay bir şeyler yapmayacak mıyız?” diye sordum. Hallettim oğlum, sayfa ekle sili ben de öğrendim. Bundan sonra kendim hallederim dediJ

Her zaman hatıralarımda Samsun Organize Sanayi bölgesinde dolaşırken köpeklerin beni kovalaması tatlı bir anı olarak kalacaktır. Aslında onlar bugün geldiğim noktanın ilk adımlarıydı. Evet, sanayi sitelerine gidip kartvizit dağıtmaya devam ediyordum. Hayatımda ilk kez o gün KOSGEB diye bir kurumun olduğunu, sanayinin içerisinde yer alan firmaların bağlı bulundukları bir Sanayi Odasının olduğunu ve hatta sanayi müdürlüğünün olduğunu öğrendim. İyi ki o bölgelere öğrencilik yıllarımda gitmişim. Ne sorduysam cevap aldığım, cevabını veremediğim sorular karşısında aşağılanmadığım hatta “gitmeyin oğlum çocuğun üzerine, daha bitirmedi okulu” diye savunulduğum o güzel günleri iyi ki yaşamışım. 2001 yılında öğrendiğim KOSGEB’in yolunu uzun yıllar sonra tekrar aşındıracağım ve AR-GE ve İnovasyon programı kapsamında 150bin ₺ lik bir proje yazacağım aklımın ucundan geçmişti valla.

Üniversiteyi bitirir bitirmez hemen yüksek lisansa başladım. Şirket kurma hayali ile yanıp tutuşan ben yüksek lisans danışmanına ortaklık teklifi götürmüş ve Samsun Cumhuriyet meydanında 390 TL aylık kirası olan bir ofis tutmuştuk. İlk hedef harika bir bilgisayar laboratuvarı kurmak ve SPSS eğitimleri vermekti. Ama Allah inandırsın ben bile o dönemde SPSS programını bilmiyordum. İlk eğitimde programı öğreneceğime dair kendime ve hocama söz vermiştim. Okulda görmüş olduğunuz bilgi ile (ki o dönemlerde bir bilgisayara 15 kişinin düştüğünü varsayarsak) bir arpa boyu yol alma şansım ne yazık ki yoktu. İlk eğitimde soru yağmuruna tutuldum ama cevabını bilmediğim bu sorulara karşılık “onlar ilerinin konuları arkadaşlar” diyerek geçiştirmişliğim çok olmuştur. Hatta derslerde hocalarıma soru sorduğumda “o ilerinin konusu” dediklerinde içten içe gülerdim. Acaba bu da mı benim gibi konuyu bilmiyor diye düşünmedim desem yalandır. Kıt imkanlar ile zorda kalındığında bir programın nasıl günler içerisinde öğrenilebileceğini tecrübe etmiştim. Şimdi ülkemizin dört bir yanında eğitimler verebiliyorsam, o gün zor şartlarda öğrendiğim bilgiye çok şey borçluyum.

Çok güzel işler yapmıştık o yıllarda. Pek çok belediyenin anket çalışmalarını, Sağlık Bakanlığı’nın ihalelerine girerek performans ölçme değerlendirme hizmet alımlarını, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası üye memnuniyet çalışmalarını, Samsun Valiliği İmalat Sanayi Envanter Çalışması, Samsun Makine Mühendisler Odası tarafından düzenlenen Ulusal Tıbbi Cihaz İmalat Sanayi Kongre ve Sergisi için Orta Karadeniz Bölgesinde Bulunan Sağlık Kuruluşlarının Kullanmış Oldukları Tıbbi Cihazların Ayar ve Kalibrasyonu gibi yüzlerce çalışmaya imza attığımız sahada yoğrulduğumuz güzel yıllardı.

2010 yılı itibariyle üniversitede Öğretim Görevlisi kadrosuna atanınca firmayı kapatmak zorunda kaldık. Aslında kapanmasını hiç istemedim ama hocam devam etmek istemediğini belirtince ben de kapatmanın daha mantıklı olacağını düşündüm ve kapattık. Ama içimde bir yara olarak kalmıştır firmanın kapatma işlemleri.

Üniversitede akademik hayata başlamanın, üretmiş olduğunuz bilginin ticarileşmesi, üniversite sanayi iş birliğinin ölmesine engel olmayacağını tam aksine ciddi bir avantaj olduğunu düşünerekten 2014 yılında KOSGEB başvurusunda bulundum. Kabul edilen projem ile Samsun Teknopark bünyesinde içimdeki yarayı tamir edecek olan oluşumu yeniden başlatma imkanına sahip oldum.

2 satırda özetlemek ne kadar kolay değil mi? Kapattım, KOSGEB’e proje verdim ve firmayı kurdum. Dilde kolay derler ya, benimki de o misal. KOSGEB projesi bir birikimin sonucundaki patlamaydı. Uzun yıllar boyunca sektörü tanımak, piyasayı koklamak ve insanların neye ihtiyacı olduğunu tespit etmenin sonucu ortaya çıkan bir üründü.

Akademik çalışma yapan insanların tamamı tez ve makalelerinde veri analizi yaptırmak zorundaydı. Prof. Dr. Yüksek BEK hocamdan duydum ve kendisinin ne kadar yoğun olduğunu kulaklarımla işittim. Hocam bu kadar yoğunsa ve inan yetişemiyorum, randevu ile çalışıyorum dediyse burada ekmek vardır dedim ve bir flash belleğe attığım SPSS programı ile tıp fakültesinde oda oda gezmeye başladım. Bohçacı geldi hanııııım kıvamında veri analizi için “istatistikçi geldi” ‘ye dönmüştüm. Asistan odalarını ziyaret ettim, ihtiyaçlarını dinledim, pek çok hocaya ücretsiz veri analizi yaptım ki asistanlarını bana yönlendirsinler diye. İlaç mümessilleri ile kapılarda beklediğim zamanlar azımsanamayacak kadar çoktur. Derdimiz ortaktı onlarla aslında. Herkes kendi ürününü satmaya çalışıyorduJ

Birkaç kişiye veri analizi hizmeti verince kartopu etkisi ile hızla yayılmaya başladı. İnsanların benden isteklerini not ettim. Analiz sonuçlarını ne kadar zamanda teslim edersin? Hocam sadece tabloları yapmanızı istiyor, yorumu kendisi yapacakmış diyenleri kaydettim. Hocamın çok selamı var çalışmayı çok beğendi, ek olarak şunu da yapar mısınız diyenlerin tamamını yazdım bir kenara. Bu isteklerin tamamını yönetmek o kadar zor olmaya başladı ki anlatamam. Bir iki kişi ile uğraşmak problem değil de sayıları arttıkça işler problem olmaya başladı. Bir de artık veresiye çalışmaktan bıkmıştım. Analizi yapıyorsun akabinde kimse telefonlarına bakmaz oluyor. Bu iş peşin olmalı dedim kendi kendime. Yazdım KOSGEB projesini, sahada elde ettiğim tüm tecrübeleri bir butona dönüştürerek Türkiye’nin ilk ve tek online istatistik otomasyonunu hayata geçirmiş oldum. Ülkemizde yaklaşık o dönemde 120bin akademisyen vardı. Her biri veri analizi için istatistikçi ile yan yana gelmek zorundaydı ve ortalama 5 saatlik bir vakti birlikte öldürüyorlardı. Bu da 600 bin saat, 25 bin gün, 69 yıl gibi bir süreye karşılık gelmekteydi. Oysa geliştirdiğim otomasyon ile veri yükleme ve talepte bulunma sadece 5 dakikaydı. Bir de kullanıcılara parasını veriyorsun, hesabını sorabilirsin imkânı sunmuş olduk. Önceden herkes hatır gönül işi analiz yaptırdığı için ikinci kez gidip bir ricada daha bulunamıyordu. Çok kez duymuşumdur arkadaşlarımdan, keşke parasını versek de rahat rahat sıkılmadan gidip sorularımızı sorsak diye.

İşte sahayı gözlemleyerek çıkmış olduğum bu yolda, sayısını unuttuğumuz kadar tez ve makalenin veri analizi süreçlerinde görev aldık. Sayısız dernek, resmi kurum, Tıp ve Diş hekimliği fakülteleri ile TEI, Medicalpark, Sanovel, OTAT, Sarelle markasının sahibi Sanset Gıda gibi onlarca kuruluşa veri analizi eğitimleri verdik. 12 akademisyen, 3 yazılımcı ve 3 proje yöneticisi arkadaşım ile eistatistik.com’u geliştirmeye devam ediyorum. Halen Samsun Teknopark bünyesinde 4.projemizi yürütmenin gururu ile akademisyenler için çözüm üretmeye devam.

Bu süreç içerisinde iki cümleyi kendime rehber edinmiştim. Ya yeni bir şey yapmalıyım ya da yapılanı farklı yapmalıyım. Hiçbir zaman ben de onun yaptığını yaparım demedim. Hiçbir zaman AR-GE kavramını “Arakla-Getir” olarak yorumlamadım. Kendimden bir ruh kattım işime. Onlar yapıyorsa ben daha iyisini yaparım dedim (bu arada otomasyon da yoktu ve kimse de bunu yapmıyordu özellikle vurgulamak isterim).

Sadece KOSGEB desteği alarak, bir web sayfası kurarak bu işin patlayacağını ve hızlıca yayılacağını hiçbir zaman hayal etmedim. Ciddi uykusuz gecelerin, sayısız seyahatlerin ve sınırsız telefon trafiğinin beni ne kadar yoracak olduğunun farkındaydım. Akşam saat 5 dediğinde memuriyetinin bittiğini ama asıl profesyonel hayatın 17.00-23.59 arasında sıkışmış bir 24 saatlik dilim olacağını biliyordum. Tek kişilik dev bir kadro ile çıkmıştım yola. Kazancımın tamamını sisteme yatırıyordum. Sistem ne kadar güçlü olursa ben de o kadar güçlü olacaktım. Tüm kontrol mekanizmalarını bir yönetici paneline toplayarak, gün içerisinde karşılaştığım tüm istek ve zorlukları tek bir butonla çözmenin derdindeydim. Yavaş ve kontrollü büyümenin inancını her zaman damarlarımda hissetmişimdir. Hadi neden patlatmıyorsun reklamları, niye hala beklemedesin, daha ne yapacaksın gibi hiçbir gaza gelmedim. Kontrolü elden bırakmadan, şımarmadan, müşteriyi mutsuz etmeden, sistemi gerçek piyasa şartlarında kontrollü deneyerek adım adım ilerledim. “İki günü birbirine denk olan ziyandadır” düsturu ile bir önceki gün yaptığım hiçbir analizi beğenmedim ve raporlama süreçlerinde bile inovasyona inanarak hareket ettim.

Okulda öğrencilerime ne anlattıysam, akşam evde ya da ofisimde firmamda denedim. Bilimsel temeller üzerine inşa ettim ve günü kurtarmanın derdinde olmayıp 2050 yılında bu işletme hangi ihtiyaçlara nasıl cevaplar verecek diye hayal ettim. Bugün yapay zekâ destekli, kendi kendine analiz süreçlerine karar veren, istenilen formatta otomatik raporlama yapabilen bir sistemin ayakta olması gelecek adına beni daha da heyecanlandırmaktadır.

İstatistik hayatın her alanında sloganıyla çıktığım bu yolda eistatistik.com üzerinden istatistiğe ihtiyaç duyan herkesin hizmet alacağı güne kadar çalışmaya devam edeceğim. Ondan sonrası mı? Belki bir gün yine konuşuruz…

MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ / ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ
Dr. Öğretim Üyesi NACİ MURAT

Helimore Ekibi KOSGEB Desteği Almaya Hak Kazandı

Mentorluğunu yürüttüğümüz Helimore ekibinin, KOSGEB Ar-Ge ve İnovasyon Destek programına yaptığı “Zirai İnsansız Hava Aracı” proje başvurusu uygun bulunmuştur. Toplam 258.466,25-TL’lik hibe almaya hak kazanan Helimore ekibini tebrik eder, kuracakları işletmelerinde de başarılarının devamını dileriz.

Bir Fikrim Var, Nereden Fon Bulabilirim?

Teknoloji tabanlı iş fikrine sahip olan girişimciler, yapılan görüşmelerde en çok mali anlamda sıkıntı yaşadıklarını ifade ediyorlar. Yani ihtiyaç duydukları fonu bulunca tüm sıkıntılarını aşacaklarını düşünüyorlar. Oysa mali sıkıntılardan da önce büyük bir kısmının aslında ciddi pazar sıkıntısı olduğunu görüyoruz. Risk sermayesi şirketi CB Insights’ın, 2014 yılında 101 başarısız startup üzerinde “neden başarısız oldukları” konusunda yaptığı araştırmaya göre; startup’ların başarısız olmasının 20 sebebinden ilki %42 ile pazar sıkıntısı, ikinci sırada ise %29 ile nakit sıkıntısının olduğu tespit edilmiştir.

Sırf bu yüzden özellikle teknoloji tabanlı iş fikrine sahip olan girişimcilerin muhakkak hedef pazardaki potansiyel müşteri gurupları ile iletişime geçip gerekli görüşmeleri yapmaları ve/veya kendilerine yardımcı olabilecek mentor/mentorlar ile iletişime geçip fikirlerini sağlam temeller üzerinde oturtmalarında fayda olduğunu düşünüyoruz.

Pazar araştırması adına yapılan çalışmaların olumlu olarak sonuçlandığını varsayıp, fon arayışında olan girişimciler için kamu kaynakları arasında TÜBİTAK ve KOSGEB destekleri yer almaktadır. Üniversite öğrencisi girişimcilerin, bu iki kurum arasından TÜBİTAK desteklerini kullanarak başlaması daha doğru olacaktır.

Özellikle TÜBİTAK 2209-A veya 2209-B başlıklarında destek tutarları az gibi görünse de bu destekle beraber üniversitelerin veya özel sektörün altyapıları da kullanılarak, iş fikrinizin teknik anlamda hayata geçirilip geçirilemeyeceğini de test etme imkanı yakalanabilirsiniz.

Sonrasında girişimci olarak yani işletme kurmadan TÜBİTAK – Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı (BiGG) başvurusu veya KOSGEB AR-GE ve İnovasyon Destek Programı başvurusu yaparak işletme kurmaya doğru giden bir sürece girebilirsiniz. Bu iki destekten ayrı ayrı yararlanabileceğiniz gibi aynı zaman dilimi içinde başvurmanız halinde her ikisinden de faydalanabilirsiniz. Her iki programda da destek almak için, projeniz onaylandıktan sonra işletme kurmanız gerekmektedir.

Aynı zaman dilimi içinde bu desteklere beraber başvurmanız halinde dikkat etmeniz gereken en önemli hususlardan birisi; aynı gider kalemi için iki farklı kurumdan destek alamayacağınızdır. Dolayısıyla projeniz için bir kurumdan alınan destek giderlerinin haricindeki diğer giderleriniz için öteki kuruma başvuru yapmalısınız. Her iki kurumun uygulama esasları ve uyulması gereken şartlar farklıdır. Bu nedenle her iki kurumdan aynı anda destek alabilmek için uyulması gereken şartlara ve özellikle zaman kısıtlarını öngörerek iyi bir planlama yapmanız gerekir. Böylece girişimci olarak mali anlamda en az katkıyı koyarak ilk örneği (prototip) ortaya çıkartabilirsiniz.

Desteklere programlarına ilişkin aşağıda verilen bilgilerin detaylarına ilgili kurumların web sayfalarından ulaşabilirsiniz. Kurumlar zaman içinde destek programlarında iyileştirmeler ve değişiklikler yaptığından web sayfalarını takip etmenizi öneririz.

TÜBİTAK 2209-A – Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı

Üniversitelerde öğrenim görmekte olan lisans öğrencisinin/öğrencilerinin hazırladıkları araştırma projelerinin gerektirdiği makine/teçhizat, sarf malzemesi, seyahat, hizmet alımı giderleri için hibe desteği sağlanır. Araştırma projeleri en çok 12 aylık süre ile desteklenir. Destek tutarı 4.000-TL‘dir.

TÜBİTAK 2209-B – Sanayiye Yönelik Lisans Araştırma Projeleri Desteği Programı

Lisans öğrencilerinin hazırladıkları, sanayinin bir sorununu çözmeyi hedefleyen ve/veya sanayide uygulama potansiyeli olan ürün/yöntem/süreç iyileştirme ve/veya geliştirmeye yönelik araştırma konusuna sahip lisans projelerinin gerektirdiği makine/teçhizat, sarf malzemesi, kırtasiye giderleri, seyahat, hizmet alımı vb. giderler için destek sağlanır.

Özel Sektör olarak; yalnızca “5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında Ar-Ge veya tasarım merkezi belgesi almış Ar-Ge birimlerine sahip Türkiye’de yerleşik sermaye şirketlerini veya teknoparklar bünyesindeki yerleşik sermaye şirketlerini” şeklinde tanımlanan kurumlar kabul edilir.

Öngörülen destek miktarı:

  • Proje başına en çok 5.000-TL’dir.
  • Akademik ve sanayi danışmanları için proje başına 1.000-TL’dir. Bir danışman ilgili başvuru döneminde en çok 2 proje için danışman desteği alabilir.

TÜBİTAK 2242- Üniversite Öğrencileri Araştırma Proje Yarışmaları

Yarışma kapsamında bir proje ile aşağıda yer alan dokuz ana kategoriden yalnızca birine başvuru yapılabilir. Projenin; Akıllı Şehirler ve Ulaşım, Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Eğitim, Enerji ve Çevre, Gıda ve Tarım, Makine İmalatı ve Otomotiv,  Sağlık, Savunma, Uzay ve Havacılık ve Sosyal Yenilikçilik ve Girişimcilik başlıklardan birini kapsaması gerekir.

Derece alan öğrencilere proje başına* ödül ödemesi yapılır. Varsa derece alan projelerin danışmanlarına da ödül ödemesi yapılır. Birden çok projeye danışmanlık yapılması durumunda sadece bir proje için ödül ödenir. Jüri tarafından derece almaya layık proje bulunmadığına kanaat edilirse ödül verilmeyebilir.

 BÖLGE DERECELERİFİNAL DERECELERİ
Yarışma DerecesiProje Başına Ödenecek Ödül*Danışmanlık ÖdülüProje Başına Ödenecek Ödül*Danışmanlık Ödülü

BİRİNCİLİK

5.000 TL2.500 TL20.000 TL6.500 TL
İKİNCİLİK

3.500 TL

2.000 TL13.000 TL5.000 TL
ÜÇÜNCÜLÜK2.000 TL1.500 TL10.000 TL4.000 TL
TEŞVİK1.000 TL1.000 TL6.500 TL2.500 TL

(*) Proje başına verilecek ödül miktarı, başvuru formunda adı geçen öğrenciler arasında eşit miktarda dağıtılır.

TÜBİTAK 1512 – Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı (BiGG)

1512 Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı ile girişimcilerin, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini, katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürebilmeleri için, fikir aşamasından pazara kadar olan faaliyetlerin desteklenmesi, böylece nitelikli girişimciliğin özendirilmesi ve uluslararası rekabet gücü olan, yenilikçi, teknoloji düzeyi yüksek ürün ve hizmetleri geliştirebilen başlangıç firmalarının oluşturulması amaçlanmaktadır.

Program kapsamında girişimcilere girişimcilik eğitimi verilmekte, ayrıca sanayi deneyimi olan rehberler ile girişimciye teknik, ticari ve idari konularda destek sağlanmaktadır.

Kimler Başvurabilir?

Program kapsamında teknoloji ve yenilik odaklı girişim faaliyetinde bulunmaya aday, Teknogirişim Sermayesi Desteği çağrısında belirtilen nitelikleri taşıyan, örgün öğrenim veren üniversitelerin

  • Herhangi bir lisans programından 1 yıl içerisinde mezun olabilecek  öğrenci,
  • Yüksek lisans veya doktora programına kayıtlı öğrenci,
  • Lisans, yüksek lisans veya doktora derecelerinden herhangi birini en çok 10 yıl önce almış kişi başvuru yapabilir.

Destek Süresi

Ek süreler de dahil olmak üzere en fazla 18 aydır.

Destek Miktarı

Geri ödemesiz (hibe) olarak verilecek sermaye desteği en fazla 200.000-TL’dir.

Desteklenen Gider Kalemleri

  • Personel giderleri,
  • Seyahat giderleri,
  • Alet, teçhizat, yazılım ve yayın alım giderleri,
  • Malzeme ve sarf giderleri,
  • Yurtiçi ve yurtdışı hizmet alım giderleri,

KOSGEB Ar-Ge ve İnovasyon Destek Programı

Programın amacı; desteklenecek araştırma-geliştirme ve inovasyon projeleri aracılığıyla bilim ve teknolojiye dayalı yeni fikir ve buluşlara sahip küçük ve orta ölçekli işletmeler ile girişimcilerin yeni bir ürün/süreç/hizmet üretilmesi, mevcut bir ürün/süreç/hizmet geliştirilmesi, iyileştirilmesi, ürün kalitesi veya standardının yükseltilmesi veya maliyet düşürücü nitelikte yeni tekniklerin, yeni üretim teknolojilerinin geliştirilmesi vb. konulardaki ar-ge ve inovasyon niteliği taşıyan projelerinin, prototipinin oluşturulmasına destek sağlanır.

Kimler Başvurabilir?

Ar-Ge ve İnovasyon Destek Programından araştırma- geliştirme ve inovasyon konularında projesi olan işletmeler/girişimciler yararlanabilir.

Destek Süresi

Proje süresi 4 ay ve katları olacak şekilde en az 8, ek süreler de dâhil en fazla 24 aydır.

Destek Miktarı ve Desteklenen Gider kalemleri

AR-GE VE İNOVASYON DESTEK PROGRAMI 

DESTEK ÜST LİMİTİ (TL)

DESTEK ORANI

(%)

Kira Desteği

Teknopark içi

30.000

75

Teknopark dışı

24.000

Makine-Teçhizat, Donanım, Hammadde, Yazılım ve Hizmet Alımı Giderleri Desteği

150.000

75*

Makine-Teçhizat, Donanım, Hammadde, Yazılım ve Hizmet Alımı Giderleri Desteği (Geri Ödemeli)

300.000

75*

Personel Gideri Desteği

150.000

100

Başlangıç Sermayesi Desteği

20.000

100

Proje Geliştirme Desteği

Proje Danışmanlık Desteği

25.000

 

75

Eğitim Desteği

10.000

Sınai ve Fikri Mülkiyet Hakları Desteği

20.000

Proje Tanıtım Desteği

5.000

Yurt içi ve Yurtdışı Kongre/Konferans/Fuar Ziyareti /Teknolojik İşbirliği Ziyareti Desteği

15.000

Test, Analiz ve Belgelendirme Desteği

25.000

Projeye konu satın alınacak makine, teçhizat ve yazılımın yerli malı olması durumunda, destek oranına % 15 ilave edilir.

Proje Sonuç Raporunda Açık Kaynak Kodlu Yazılım kullandığını beyan ederek ilave % 15 destek oranından yararlanma talebinde bulunabilir. %15 ilave destek oranı, personel ve başlangıç sermayesi dışındaki geri ödemesiz destek kapsamında ödemesi gerçekleşen giderler için uygulanır. Daha önce yapılan ödemeler ile geri ödemesiz destek üst limitine ulaşılmışsa %15 ilave destek oranından yararlanma talebi reddedilir.

Cinovasyon Derneği Başkanı
Cavit ÇAKAR

İnsan Kaynakları Yönetimi-3

Ne iş olsa yaparım …
Yapar, ben kefilim akıllıdır o…
Bizim personel onu da halleder …
Bir işe yerleştirebilsek …

… her işi yapanın aslında hiçbir işi tam yapamadığı, yetki ve sorumluluk alanları belirlenmeden iş performansının ölçülemediği, bölüm yöneticisinin kendi üyesini seçemediği, çalışanın motivasyon sıkıntısı yaşadığı ve günü kurtarıp operasyonel işlerin tamamlanıp stratejik yapılandırmaya hiç zaman ayıramadığı çalışma modelinden yani  “Yalnızca güvene ve ihtiyaca dayalı iş görme amaçlı işe alım” tutumunun değişmesine yol açan İnsan Kaynakları Fonksiyonlarından Seçme ve Yerleştirme Sürecini kısaca inceleyelim.

Hayatımıza; mülakat, iş görüşmesi, özgeçmiş, cv, referans araştırması, yetkinlik, vaka analizi (case study), role play,  vb. gibi kelimelerin bazılarını dilimize yeni katan, bazılarını da daha sık kullanmaya başladığımız temel IK fonksiyonlarından birisidir. Her kavram beraberinde yeni bir süreci getirmektedir. Bahsettiğimiz “Seçme işlemi” öncesinde iş analizi, görev tanımı, pozisyonun-departmanın bütçesi, pozisyonun kariyer hedefi gibi süreçlerin stratejik yapılandırma gereği de olarak, tamamlanmış olması, sorumlu İK yetkilisinin görevini yapmasına çok katkı sağlayacaktır.

İş ilanının görev tanımına ve iş analizine göre verilmiş olması, alınacak başvuruların uygun olarak listelenmesinde ve mülakatın tipinin belirlemesinde de kolaylık sağlar. Pozisyon ve departman bütçesi ise uygun adaya teklif edilecek ücret ve yan hakların brüt tutarının belirlenmesinde, pozisyonun kariyer hedefi ise adayın firmada liyakat değerine göre uzun ve verimli olarak çalışması ve hem iş gören hem de iş verenin karşılıklı tatminkar olması çalışanlar arasında geçen deyimle kısaca “işyerinde geleceğini görebilmesinde” önemli yer tutar.

Seçme ve Yerleştirme sürecinde yapılan “Mülakatlar” işyerinin prosedürlerine göre 2-3 aşamalı veya pozisyonun seviyesine bağlı ek uygulamalar ( Kişilik Analizleri, Vaka Analizleri, Rol Play vb.) dahil yapılabilmektedir.  Mülakatlarda en önemli nokta, sorumlu İnsan Kaynakları Yetkilisinin  ‘Kurum Kültürü’ ve işyerinin tanıtımını yaptıktan sonra, işyerinin hedefini ve pozisyonun beklentilerini tam olarak ifade etmesi ve adayın kendini, rahat ve güvenli bir mülakat ortamı içinde tanıtmasına, olanak vermesidir.

Mülakattan, referans araştırmasına ve iş teklifine kadar her bir seviyenin atlanmadan uygulanması gerektiği bu sürecin, stratejik organizasyon yapılandırmanın da bir parçası olduğu unutulmamalıdır.

Aşağıda başlıca seviyeleri yer alan seçme ve yerleştirme sürecin, “İşyerinin büyüklüğünden bağımsız olarak uygulanması adayın ilk mülakatında duyduğu heyecanın, işyeri verimliliğine ve liyakata dönüşmesinin anahtarıdır.”

Cinovasyon Derneği
Yönetim Kurulu Üyesi
Ayşe SEVİNDİK

Seçme ve Yerleştirme Süreci Örneği

Sosyal Girişimcilik ve Sosyal Girişim

Literatürde “sosyal girişim” ve “sosyal girişimci” kelimelerini kullanan ilk kişi Ashoka’nın kurucusu Bill Drayton’dır. Ashoka 40 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren bir sosyal girişimci ağıdır. Türkiye’de de faaliyet gösteren Ashoka sosyal girişimciliği: “Toplumda ihtiyaç analizi sonucu belirlenen problemlere karşı maddi fayda ve kar ön planda olmaksızın, problemin çözümüne, problemin ortadan kaldırılmasına ve sistemlerin dönüşmesine yönelik girişimciliğin gerçekleştirilmesidir.”[1]  şeklinde tanımlıyor.

Ashoka’nın tanımında da gördüğümüz gibi, sosyal girişimciyi tetikleyen şey yaşadıkları toplumdaki eğitim, sağlık, dezavantajlı gruplar, temel hak ve özgürlükler ve çevre gibi alanlardaki -fark edilen- sorunlardır. Kar amacı gütmeyen dernek, vakıf gibi sivil toplum kuruluşlarından farklı olarak sosyal girişimler toplumsal sorunları girişimci olarak çözmeyi hedefleyen yapılardır.

Bunun en büyük sebebi sürdürülebilir, ölçeklenebilir çözüm arayışıdır. Bu nedenle bağış vb.. gelir modelleri dışında “kar elde eden” yapılardır. Ticari girişimlerden ayrıldıkları nokta ise elde edilen karın yine sosyal fayda için kullanılmasıdır. Özetle söylemek gerekirse, amaç “kar maksimizasyonu” değil “sosyal fayda maksimizasyonudur.”

Nispeten yeni bir kavram olduğundan birçok hibrit model barındıran sosyal girişimciler bulundukları ülkenin yasal tanımlarından da etkilenmektedir. Örneğin ülkemizde (Türkiye’de) henüz yasal bir tanımlaması yoktur.  Türkiye Sosyal Girişim Ağı[2] Türkiye’deki yasal düzenleme için hukuksal ve finansal yapı için öneriler oluşturmaktadır.

İngiltere, ABD, bazı AB ülkelerinde, Güney Kore, Brezilya ve bazı Latin ülkelerinde farklı isimlerle anılıyor olsa da “sosyal işletme” olarak genelleştirilebilecek tanımlar ve yasal statüler mevcut. Örnek vermek gerekirse: İngiltere’de PIC (Public Interest Company) olarak tanımlanan işletmeler örnek verilebilir. PIC’ler normal ticari bir işletme gibi para piyasalarından kaynaklar kullanabilir, kredi alabilir, yatırım yapabilir ancak ortak ve hissedarlarına değişken temettü ödemesi yapamazlar.

ABD için benzer şekilde PBC (Public Benefit Corporations[3]) örnek gösterilebilir. Ancak her ülkenin kendi yasal mevzuatları kapsamında küçük farklar taşırlar.

Türkiye’de sosyal girişim örnekleri:
Yukarıda kısaca bahsettiğimiz gibi Türkiye’de halihazırda bir yasal tanım ve hukuki-mali bir çerçeve yok. Ancak bu durum sosyal girişimcileri durdurmuyor tabi! Yasal bir çerçeve olmayınca ilk bakmamız gereken ve en önemli noktalardan biri şirket sözleşmesi ve bildirim (deklarasyon) oluyor. Şirket kendini bir ‘sosyal girişim’ olarak tanımlıyor mu? Ortaklarına, hissedarlarına kar payı – temettü dağıtıyor mu? Ürün ve hizmet satışı dışında bağış vb. gelir kalemleri var mı? Finansal verilerini ve faaliyetlerini şeffaf bir şekilde paylaşıyor mu?

Türkiye’de ve dünyada ne yaptıklarını/nasıl yaptıklarını inceleyebileceğiniz birçok sosyal girişime ve sosyal girişimciye Ashoka Fellowship programından[4] ulaşabilirsiniz.

Sonuç olarak
Sosyal girişimciliği sosyal fayda yaratmak, toplumsal sorunlara kalıcı ve yenilikçi çözümler üretmek için bir araç olarak görmek gerekiyor. Gördüğünüz, fark ettiğiniz bizzat içinde bulunduğunuz toplumsal sorunlara çözüm ararken kullanabileceğiniz bir yöntem. Sosyal girişimler, derneklerin, vakıfların iktisadi işletmelerine, firmaların kurumsal sosyal sorumluluk projelerine, hayırseverliğe, filantropiye ya da kamu faaliyetlerine rakip değildir. Sosyal girişimci çözmeyi düşündüğü sorunun üzerine tıpkı bir özel sektör girişimcisi gibi “risk alarak”, “yeni bir yaklaşım önererek” gider.

Bill Drayton’un bir sözüyle bitireyim. “Sosyal girişimciler sadece balık vermek veya balık tutmayı öğretmekle yetinmezler. Onlar balıkçılık endüstrisini baştan aşağı değiştirinceye kadar dinlenmeksizin çalışırlar.”[5]

Cinovasyon Derneği Üyesi,
Uluslararası İnovasyon Derneği Başkanı
Oğuz ÖZKÖROĞLU

[1] http://ashokaturkiye.org/sosyal-girisimciler/
[2] https://www.sosyalgirisimcilikagi.org/
[3] Bazı kaynaklarda B-Corp olarak da geçer.
[4] http://ashokaturkiye.org/ashoka-fellowship-programi
[5] Metnin orijinali: “Social entrepreneurs are not content  just give a fish or teach how to fish. They will not rest until they have revolutionized the fishing industry.”

Şahıs İşletmesi/Firması ve Sermaye Şirketleri (Limited ve Anonim) Arasındaki Başlıca Farklar

  • Şahıs firması 1 gün gibi kısa bir süre içerisinde kurulabilmekte ve ticari faaliyete hemen başlanılabilmektedir. Sermaye şirketlerinin kurulması 2-3 gün sürebilmektedir.
  • Şahıs firması kuruluşunda sermaye şartı yoktur. Anonim şirketlerde 50.000 TL, limited şirketlerde 10.000 TL esas sermaye şartı vardır.
  • Şahıs firması kurulum maliyeti yaklaşık 1.000-1.500 TL iken sermaye şirketi kuruluş maliyeti 2.500 – 4000 TL arasında değişebilmektedir. (Rakamlar illere, ortak ve müdür sayısına göre değişiklik göstermektedir.)
  • Şahıs firmasında muhasebecinize ödeyecek olduğunuz ücret, sermaye şirketine göre çok daha düşüktür.
  • Sermaye şirketleri, e-defter değilse defter tasdik ücreti şahıs firmalarından daha masraflıdır ki artık şahıs firmaları için eğer bilanço usulüne göre defter tutmuyorsa defter tasdik ettirilmemektedir.
  • Sermaye şirketlerinde, şirketle ilgili değişikliklere gitmek, en basiti adres değişikliği yapmak bile karar almayı, bunu noterden onaylatmayı ve ticaret sicil gazetesinde yayınlatmayı gerektirir. Tüm bu işlemler için ücret ödenir. Oysa bütün bu işlemler şahıs firmasında basit bir dilekçe ile halledilebilmektedir.
  • Sermaye şirketleri ticaret/sanayi odalarına ve ticaret sicil müdürlüklerine kayıt olmak zorundadır. Şahıs firmaları ise ticaret/sanayi odaları ve ticaret sicil müdürlükleri veya esnaf oda ve sicil müdürlüklerine kayıt olabilirler. Esnaf odalarının yıllık aidatları ticaret odalarına göre daha düşüktür.
  • Şahıs firmasında ödeyeceğiniz gelir vergisi, geliriniz artıkça kademeli olarak değişir. 2020 yılı için gelir vergisi oranları %15-%40 arasında hesaplanacaktır (https://www.gib.gov.tr/gelir-vergisi-tarifesi-2020).  Sermaye şirketlerinde ise sabit %22 ‘dir.
  • Genelde şahıs işletmeleri, kurumsal şirket imajı veremediği için bankalar ve firmalar tarafından çok fazla ciddiye alınmaz. Sermaye şirketleri nispeten bankalar ve firmalar nezdinde daha prestijli görünür.
  • Şahıs firmasının kapatılması, sermaye şirketine göre daha kolaydır. Şahıs firmalarının kapatılması süresi 1 gün iken, sermaye şirketinin kapatılma süresi 1 yılı bulabilir
  • Şahıs firmalarında firma ile firma sahibini bütün olarak düşünebiliriz. Yani şahıs firmasında kamuya ya da üçüncü kişilere karşı borçlarda firma sahibi tüm mal varlığıyla sorumludur. Sermaye şirketleri tüzel kişiliğe sahip şirket türüdür yani şirketin kendi mal varlığı vardır. Borç ve alacaktan şirket tüzel kişiliği sorumludur. Şirketin mal varlığı ortakların mal varlığından bağımsızdır. Şirketin mal varlığının borcu karşılamaya yetmediği yerde şirket ortakları hisseleri oranında sorumlu olurlar.
  • KOSGEB girişimcilik destekleri kapsamında şahıs firması kuran girişimcilere kuruluş desteği olarak 5.000-TL, limited/anonim şirketi kuran girişimcilere kuruluş desteği olarak 10.000-TL destek verilir.
  • KOSGEB Ar-Ge ve İnovasyon destek programı başvurusu onaylanan girişimci (en az üniversitelerin lisans programından bir yıl içinde mezun olabilecek durumdaki öğrenci olması halinde), işletmesini sermaye şirketi (Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket) statüsünde kurarsa, kendisi veya projede görevli bir ortağı Personel Gideri Desteğinden yararlanabilir.
  • Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 20. maddesi kapsamında genç girişimcilerde kazanç istisnasından faydalanan ve mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla 18 yaşını doldurmuş ve 29 yaşını doldurmamış olanlardan, Bağ-Kur kapsamında 01/06/2018 tarihinden itibaren ilk defa sigortalı sayılan gerçek kişilerin primleri, 1 yıl süreyle prime esas kazanç alt sınır üzerinden Hazinece karşılanmaktadır. Anonim veya limited şirket gibi tüzel kişilik olarak değil, bizzat kendiniz gerçek kişi olarak vergi mükellefi olmalısınız; adi ortaklık veya şahıs şirketi (komandit/kollektif şirketler) kurmak suretiyle bu istisnadan yararlanabilirsiniz. Adi ortaklıklar ve şahıs şirket ortaklıklarında sadece bir ortak bu fıkra hükmünden yararlandırılır.
  • Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunan ve mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla yirmi dokuz yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilerin, faaliyete başladıkları takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri bu kazançlarının 75.000 Türk lirasına kadar olan kısmı, aşağıdaki şartlarda gelir vergisinden muaftır. Anonim veya limited şirket gibi tüzel kişilik olarak değil, bizzat kendiniz gerçek kişi olarak vergi mükellefi olmalısınız; adi ortaklık veya şahıs şirketi kurmak suretiyle vergi mükellefiyeti olarak bu istisnadan yararlanabilirsiniz.
  • TÜBİTAK ve AB fonlarından destek almak isteyen girişimcilerin mutlaka sermaye şirketi kurması gerekir. Şahıs firmaları bu desteklere başvuramazlar.
  • Yine Melek Yatırımcılardan, Risk Sermayesi Şirket ve fonlarından yatırım almayı planlayan girişimcilerin mutlaka Anonim Şirket kurması gerekir. Limited şirket ve şahıs firmalarına bu fonlar ortak olamamaktadır.

Cinovasyon Derneği
Yönetim Kurulu Sayman Üyesi
Sema KÜÇÜKADA

İnsan Kaynakları Yönetimi-2

Michael Faraday, Elektrik Enerjisini, Mekanik Enerjiye çevirmeyi başardığında, bu buluşun insanlığa ne katkısı olacak diye sorarlar… soruya soruyla karşılık veren Faraday şöyle cevaplar… “Peki yeni doğmuş bir çocuğun dünyaya katkısı ne?”[1]

Girişimcinin de yeni doğmuş bebeği girişimin kendisinden çok iş analizleridir. Girişimi asıl büyütecek ve katma değer yaratacak olan iş süreçlerini oluşturmak ve bu süreçleri yönetmektir. Unutulmamalıdır ki girişimcinin müşteriye sunmayı planladığı her ürün veya hizmet bir iş sürecinin sonucudur. 

Girişimlerde, iş süreçlerinin analizi ve düzenlenmesini öncelikli olarak gerçekleştirenler, örgütsel yapılarını daha kolay tamamlayacak buna bağlı olarak da fırsatları önceden görme, değişime uyum sağlama, kalite ve verimliliğin artması gibi önemli çıktılara ulaşacaktır.

Peki, iş analizi nasıl yapılır? Tek başıma yapabilir miyim? Doğru sorular nelerdir? 

İş analizi, belirli bir işin en küçük parçalarıyla detaylı bir biçimde tanımlanıp incelenmesi sürecidir ve kişilerden, çalışanlardan bağımsız sadece işin nasıl yapıldığı incelenir. Normalde Teknik bir süreçtir, profesyonel olarak incelenmesi için deneyim ve tecrübe gerektirir. Yine de girişiminizin analizini; ister tek başınıza ister ekip ile çalışıyor olun, zaman kaybetmeden aşağıdaki soruları kendinize veya ekininize sorarak iş analizini başlatabilirsiniz. Bunun için bir form oluşturmanız ve ankete/ gözleme dayalı inceleme yolu belirleyerek elde ettiğiniz bilgileri anlamlı verilere dönüştürmelisiniz.

  • Çalışan ne (iş) yapıyor?
  • Çalışan işi nasıl yapıyor?(yöntem ve teknikler)
  • Çalışanın kullandığı makineler, aletler, donanım, vb. şeyler nelerdir?
  • Çalışanın yaptığı bu iş sonrasında hangi ürün, hizmet (çıktılar) sağlıyor? 
  • Çalışanın yaptığı işi normal koşullarda gerçekleştirebilmesi için gerekleri nelerdir? (Yetenek, bilgi, tecrübe, eğitim vb.)
  • Çalışan işi hangi koşullarda yapıyor? (İşin yapıldığı ortamın ve çevrenin faktörleri)

Bütün soruları sordunuz ve elinizde verileriniz mevcut bu bilgileri ne için kullanacağız? Yazının başında bahsettiğimiz gibi örgüt yapılandırmasına hazırsınız artık. 

Analiz’den elde ettiğiniz verilerden 

  • Organizasyon Şemasının oluşturulması (hiyerarşik yapı ve bölümlerin birbiriyle ilişkileri) 
  • Çalışan istihdamı için gerekli temel yetkinlikler ve çalışan eğitim süreçlerinin oluşturulması 
  • İş gücü planlama (norm kadro) 
  • Araç, gereç tayini 
  • Performans değerlendirme, ücret skalasının oluşturulması 
  • İşler arasındaki ilişkiyi ve belirsizlikleri tanımlama ve giderme 

Girişiminizin her yeni ürün, marka, hizmet girişiminde iş analizlerinin yenilenmesi ve buna bağlı olarak örgütsel yapıdaki değişikliklerin gerçekleşmesi önemlidir. 

Faraday bugün yaşasa teknik olarak iş analizini; “Girişimin, dönüşüm enerjisi olarak tanımlardı. ☺️” Ürünleriniz, hizmetleriniz, dönüşümleriniz bol olsun dilerim.

Cinovasyon Derneği
Yönetim Kurulu Üyesi
Ayşe SEVİNDİK

KAYNAK:
http://www.metefizik.com/index.php/fizigin-dogasi

Mentorluğunu Yaptığımız Helimore Ekibi Ziha Projesi İle Ödüle Layık Görüldü

TÜBİTAK Marmara Teknokent yürütücülüğü ile Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), Bilişim Vadisi, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) işbirliğinde gerçekleştirilen ‘İnovasyonda Kadın’ temalı V. Girişimcilik Kampı’na Türkiye genelinde ‘Bir fikrim var ve ona hayat vermek istiyorum’ diyen kadın girişimcilerin başvuruları arasından değerlendirme yapılarak kampa 30 aday seçildi.

Girişimcilik Kampı süresince ekiplere aşağıda yer alan temel eğitimler verildi.

1. Girişimcilik,Start-Up, İnovasyon ve Süreç Yönetimi
2. Maliyet Analizi
3. Finansal Tablolar
4. Proje Yazımında Dikkat Edilmesi Gerekenler
5. İş Planı Hazırlama
6. Proje Döngüsü
7. İş Planı Proje Yazım Mentörlüğü
8. Startup Analizi Nasıl Yapılır?
9. Şirket Geliştirme ve Markalaşmanın Önemi
10. Markalaşma Sürecinde Uygulanacak Stratejiler
11. Patent ve Marka Tescili/İş ve Ticaret Hukuku
12. Etkili Sunum Teknikleri
13. Canvas Modeli nedir
14. Değer Teklifi Oluşturma
15. Pazarlama

Kamp sonunda yapılan değerlendirmede en iyi 5 proje seçildi. Seçilen projelerden biri de Dernek olarak mentorluğunu yaptığımız HELİMORE ekibi oldu. Ekibimizin anonsu Baykar Savunma Teknik Müdürü ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sn. Selçuk BAYRAKTAR tarafından gerçekleştirildi. Ekip lideri Başak Demir’i ve tüm ekip üyelerini kutluyor başarılarının devamını diliyoruz.

Ödül olarak, en iyi seçilen 5 projeye 25.000 TL değerinde ayni veya nakdi proje desteği yapılacak. Bu destek şekli değerlendirmeyle ilk 5 ‘e kalan proje sahipleri projelerini gerçekleştirmek istedikleri takdirde,

  1. TÜBİTAK Marmara Teknokent Kuluçka Merkezinde ilk bir yıl ücretsiz yer tahsisi,
  2. Girişimcinin projesini gerçekleştirmek için ulusal ve uluslararası resmi kuruluşlardan destek alması halinde 25.000 TL ‘ye kadar nakdi destek verilmesi,

şeklinde kullanabilecekler.

Helimore ekibimizin ödül anonsu ve ekip lideri Başak Demir’in teşekkür konuşması için videoyu izleyebilirsiniz.

İnsan Kaynakları Yönetimi-1

Harika bir fikriniz var, bu fikre tutku derecesinde bağlısınız, kendinize inancınız tam, iş modelini belirlediniz ve ‘Start up’…

ama kiminle?

Girişimcilikte ekip kurma, inancını hedefini ekibe aktarma, liyakati sürdürebilir kılma, ekibinin motivasyonunu sağlama, ekibini büyütme ve geliştirme gibi fonksiyonlar, başlıktan da anlaşılacağı gibi bir ‘İKY’ yani İnsan

Kaynakları Yönetimi’dir.

İster tek başınıza bir ekip, ister en az 2 kişilik bir ekip olun ‘İnsan Kaynakları’ yönetiminiz başlamıştır.

Peki nedir İKY? Literatürde pek çok İKY tanımına rastlamak mümkün, ben ‘işletmedeki ya da oluşumdaki sürekli uyum ve  denge süreci olarak tanımlıyorum ‘

Daha basitleştirelim, ilk ekip arkadaşınızı işe alacaksınız ve iş ilanı vereceksiniz. Bugüne kadar siz, oluşumunuzda belli bir uyum içinde çalıştınız, yani kendi girişimcilik dengenize göre bir sisteminiz vardı ve bu sisteme yeni kişiler ile yeni fonksiyonlar ekleyeceksiniz. Türk- Amerikan deyimine göre; Sistemi tekrar set edeceksiniz 😉

Dolayısıyla bu ilanı vermeden önce  bir takım hazırlıklar yapmanız gerekli; (İş Modeli oluşturduysanız işiniz daha kolay olabilir, 5 yıl öngörülü bir Organizasyon yapılandırması aşağıdaki hazırlıkları hızlandıracaktır.)

• İş analizi yapılmalı ve uygun unvan veya pozisyonda iş ilanı verilmeli
• Pozisyona uygun iş tanımı ve sorumluluklar neler olmalı belirlenmeli
• Çalışma koşullarının oluşturulması (Girişimcinin de çalışma saatlerini düzenleyecektir)
• İş Kanununa göre hukuki gereklilikleri ve belgeleri nasıl sağlayacağım
• Çalışanlar ile nasıl bir yapı oluşturacağına karar verilmesi (Örn.: Ekip Lideri/Ekip Üyesi, Ekip Üyesi/Ekip Üyesi, Yönetici/Çalışan, İş Ortağı/İş Ortağı, aile gibi olalım Abi/Abla desin…)
• Çalışma verimliliğini, performansını hangi kriterlere göre belirleyeceğim? Nasıl ölçeceğim? / değerlendireceğim?
• Uyum Eğitimini nasıl vereceğim, start up- oluşum- işletmemim ruhunu nasıl anlatacağım?

O zaman yukarıdaki hazırlıklarımız da tamamlanınca iş ilanımızı verebiliriz, iş analizinden uygun kriterlere göre özgeçmiş seçimi ve mülakat kısmına geçebiliriz. Mülakatı işe alım görüşmesi olarak düşünmek yerine, inancınıza ve tutkunuza ortak olacak en az sizin kadar bu fikre bağlanacak, büyütecek, geliştirecek  ekip arkadaşı bulma olarak görmek sizin daha rahat ve odaklı bir görüşme yapmanıza yardımcı olacaktır.

Yukarıda kısaca Seçme ve Yerleştirme fonksiyonuna değindiğimiz; İKY yani ‘İnsan Kaynakları Yönetimi’nin genel fonksiyonları aşağıdaki gibidir.

⁃ İş Analizi ve Tasarımı
⁃ Seçme ve Yerleştirme
⁃ Özlük Hakları ve İş Kanunu
⁃ Oryantasyon ve Entegrasyon (Tutundurma)
⁃ Ücretlendirme
⁃ Performans Yönetimi
⁃ Kariyer Yönetimi
⁃ Eğitim ve Gelişim Yönetimi

Dikkat ederseniz, İK fonksiyonlarının veriliş sırası uygulandığında aynı zamanda büyüyen, gelişen ve çalışanına değer veren, çalışanı da beraberinde büyüten bir işletmeye dönüşümünü de göstermektedir. Önümüzdeki yazılarda her bir fonksiyona ve uygulanmasına değineceğiz.

Son olarak, İK Fonksiyonlarının sırası;
Girişimci için takip etmesi ve sistemine yerleştirmesi faydalı bir yol haritasıdır.

Bu yolda ilk durağımız olan; İş Analizi ve İş Tasarımında görüşmek üzere…

Bir İK duası: ‘Liyakatlı çalışanlarınız bol olsun‘

Cinovasyon Derneği
Yönetim Kurulu Üyesi
Ayşe SEVİNDİK